Duyular insanların çevresi ile ilgili bilgi toplaması ve çevre ile etkileşime girmesinde bir araçtır. Kimi zaman beynin duyusal girdiyi alması, organize etmesi, yorumlaması ya da bu bilgiyi kullanma aşamalarında zorluk yaşanabilir. Duyu Bütünleme Bozukluğu çocuğun duyularını kullanmasını etkileyen çeşitli bozuklukları içeren kapsamlı bir tanımdır.
Duyular insanların çevresi ile ilgili bilgi toplaması ve çevre ile etkileşime girmesinde bir araçtır. Kimi zaman beynin duyusal girdiyi alması, organize etmesi, yorumlaması ya da bu bilgiyi kullanma aşamalarında zorluk yaşanabilir. Duyu Bütünleme Bozukluğu çocuğun duyularını kullanmasını etkileyen çeşitli bozuklukları içeren kapsamlı bir tanımdır.
Duyular insanların çevresi ile ilgili bilgi toplaması ve çevre ile etkileşime girmesinde bir araçtır. Kimi zaman beynin duyusal girdiyi alması, organize etmesi, yorumlaması ya da bu bilgiyi kullanma aşamalarında zorluk yaşanabilir. Duyu Bütünleme Bozukluğu çocuğun duyularını kullanmasını etkileyen çeşitli bozuklukları içeren kapsamlı bir tanımdır. Duyusal ayrım bozukluğu, duyusal modülasyon bozuklukları ve duyu temelli motor bozukluklar olarak sınıflandırılır.
Vücutlarından ve çevrelerinden gelen duyusal uyaranların niteliklerini ayırt etme ve yorumlamakta güçlük çekerler ve bu uyaranlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları algılamakta zorlanırlar. Örneğin taktil ayrım bozukluğu yaşayan bir çocuk boncukların farklı yapısını ayırt etmede problem yaşayarak arkadaşları ile yaptığı bir boncuk dizme etkinliğinde başarısız olabilir.
Duyusal modülasyon alınan duyusal uyarana verilen cevabın nörolojik olarak düzenlenmesidir. Bu düzenlemeyi yapmakta problem yaşayan bir çocuk uyarana karşı tutarsız bir tepki vermektedir. Ayrıntılı olarak inceleyecek olursak;
Duyusal uyarana karşı verilmesi gereken tipik duyusal tepkiye gereğinden fazla, hızlı ve uzun süreli yanıt verirler. Duyusal uyarılma eşik seviyeleri düşüktür. Örneğin vestibüler duyuya artmış cevabı olan bir çocuk sallanmaktan ya da kaymaktan çekinebilir.
Duyusal uyarana karşı yetersiz cevap oluştururlar ya da çevrelerindeki duyusal uyaranları dikkate almazlar. Duyusal eşik seviyeleri yüksektir. Örneğin dokunulduğunun farkına varmama, elinin kirli olduğunu fark etmeme ya da ismini cevap vermeme gibi problemler görülebilir.
Duyusal uyaranı diğerlerine göre alışılmadık miktarda veya türde arzularlar. Vücutlarına yoğun uyaran veren aktivitelerden hoşlanırlar. Örneğin sürekli hareket halinde olma, kendi etrafında dönme, besin olmayan nesneleri çiğneme gibi davranışlar sergileyebilirler.
Postür bozuklukları ve motor planlama bozuklukları olarak iki grupta incelenir. Çocukta postür bozuklukları mevcutsa kas tonusunda dengesizlik ve zayıf postüral kontrol ile aktiviteleri yapmakta güçlük çekebilir. Motor planlama bozukluğu ise bir eylem için fikir üretme, sıralama ve yürütme adımlarında problem yaşanmasıdır. Örneğin çocuğun bir oyuncağa ulaşabilmesi için nereye çıkması gerektiğini düşünmesi adımlarını sıralaması ve bunu uygulamayı yürütebilmesi gerekir.
Duyu Bütünleme problemleri yaşayan bir çocuğa, özel bir duyu bütünleme odasında çocuğun aktif katılımı ve motivasyonu ile gelişimsel süreci dikkate alınarak yapılan çocuğa uygun zorluk seviyesi ile beyin gelişimini destekleyen terapi çeşididir.
Beyin duyular aracılığıyla çevreden bilgi alarak öğrenmeyi gerçekleştirdiği için duyu bütünleme bir çocuk için çok önemli bir basamaktır. Duyu bütünleme problemleri yaşayan bir çocuk günlük yaşam problemleri, akranlarıyla etkileşim, okula adapte olma, oyuna katılım gibi birçok alanda zorlukla karşılaşabilir ve bu problemler sonrasında akademik becerileri, davranışı, öğrenmeyi ve özgüveni etkilediği için erken müdahale oldukça önemlidir.
Çocuklar dünya ile etkileşime girmek ve dünyayı keşfetmek üzere duyulardan yararlanırlar. Bu sayede beyni besleyerek gelişimi ve öğrenmeyi sağlarlar. Bu nedenle duyu bütünleme yaklaşımı zenginleştirilmiş özel bir ortamda çocuğun fiziksel, sosyal, davranışsal, aktif katılım sağlayarak, kişiye özel programlarla uygulanan öğrenmeyi ve keşfetmeyi sağlayan bir konseptir. Çeşitli salıncaklar, trambolin, tırmanma duvarları, denge ve koordinasyon materyalleri, duyusal materyaller, ışık, tat, koku ve sesin kullanıldığı çocuğun oyun içerisinde çeşitli duyuları deneyimleyerek öğrendiği ve keşfettiği özel bir ortamda yapılır.
Görme, işitme, koklama, dokunma(taktil), tatma duyusu olmak üzere 5 dışsal duyumuz, vestibüler, proprioseptif ve interoseptif duyu olmak üzere 3 içsel duyumuz bulunmaktadır. Dışsal duyuların hayatımızdaki yeri ve önemine aşinayız fakat içsel duyular da duyu bütünleme açısından oldukça önemlidir.
İnteroseptif Duyu; iç organlarımızdan gelen bilgileri algılamamıza yardımcı olur. Açlık, tokluk, uyku, üşüme, ağrı, tuvalet ihtiyacı, terleme gibi fizyolojik ihtiyaçlarımızı algılayıp uygun tepki oluşturmamızı sağlar.
Vestibüler Duyu; Vücudumuzun hareketi, hızı ve dengesi ve aynı zamanda çevremizdeki nesnelerin bize olan konumu, hareketi ve hızı ile ilgili bilgi veren duyumuzdur. Düzgün ve etkin hareket edebilmemiz için kas tonumuzu, yer çekimine uygun pozisyonu, denge ve koordinasyon becerilerimizi sağlamakla görevlidir.
Proprioseptif Duyu; Bize kendi hareketlerimiz ve vücut pozisyonumuz hakkında bilgi verir. Örneğin bir nesneyi kaldırırken ne kadar kas gücü uygulamamız gerektiği, gözümüz kapalı kolumuzun nerede olduğunu hissetmemiz ya da bir bardağı alabilmemiz için gerekli olan uzanma becerisi proprioseptif duyumuz sayesinde gerçekleşir.
Otizm Spektrum bozukluğunun tanılanmasında sosyal etkileşim – iletişim sorunları, tekrarlayan yineleyici davranışlar ve sınırlı ilgi alanları dışında duyusal uyaranlara çok yüksek ya da çok düşük tepki verilmesi ya da çevredeki duyusal uyaranlara karşı olağandışı bir ilgi gösterilmesi yer almaktadır. Duyu bütünleme problemleri otizmli bireylerde günlük yaşamı oldukça kısıtlamaktadır. Yüksek sesli ortamlarda bulunamama, çorap- ayakkabı giymek istememe, kendi etrafında dönme, aşırı koklama gibi duyusal işlemleme bozukluğundan kaynaklanan bu problemler tedavide ana hedef olmakla birlikte çocuğun duyusal uyaranları deneyimleyerek öğrenmeyi gerçekleştirmesi, sosyal etkileşime girmesi, ince ve kaba motor gelişim yönünden de desteklenmesiyle çocuk için gerekli olan terapi programı oluşturulmaktadır.
Down sendromu vücudun ve beynin tipik gelişiminin etkilenerek çocuğun öğrenme ve duyusal gelişim sürecine yansıyan bir durumdur. Bir ergoterapist tarafından düşük kas tonusu, koordinasyon ve hareket güçlükleri, ince motor becerilerde zayıflık, oyun, öz bakım, konuşma ve yemek yemeyi etkileyen kaba motor problemlerine yönelik duyu bütünleme ve terapi programları ile desteklenebilmektedir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna sahip bir bireyde bozukluğun neden olduğu semptomlara ek olarak görsel, dokunsal ve işitsel uyaranı işlemlemede sorunlar yaşanabilmektedir. Hareket ve denge sistemlerinde ve motor planlamada duyu bütünleme problemlerinin varlığından söz edilebilir. Bununla birlikte erken dönemde duyu bütünleme problemi yaşayan çocukların ilerleyen dönemde dikkat eksikliği yaşama riskinin arttığı görülmektedir. Ergoterapi ve duyu bütünleme müdahalesi bu doğrultuda yapılmaktadır.
Serebral palsi tanılı çocuklarda ergoterapi müdahalesinin amacı günlük yaşam becerilerinde bağımsızlığı sağlama, duyu-algı-motor gelişimi destekleme, bilişsel fonksiyonu güçlendirme, ince ve kaba motor gelişimi destekleyerek katılımı artırmaktır.
Konuşma bozukluklarının temel sebeplerinden biri de duyusal problemlerdir. Duyularımız hiyerarşik olarak gelişir ve bütünleşir. Temel duyularımız alt yapıyı oluşturduktan sonra vücut farkındalığı ile birlikte duyuları anlamaya ve algılamaya başlarız. İşitme ve görmenin de tam anlamıyla gelişmesiyle dil becerileri ve konuşma gerçekleşir. Bu gelişim hiyerarşik bir şekilde ilerlemediğinde konuşma bozuklukları görülebilir. Örneğin çocuğun işitsel eşiği yüksek ya da düşük olabilir ya da duyduğu sesi ayırt edemeyebilir. Bununla birlikte postüral sistemde yaşadığı duyusal problemler nedeniyle konuşma güçlüğü çekebilir ya da oral motor olarak yetersiz olabilir. Bu gibi farklı sebepler değerlendirilerek müdahale planları oluşturulur.
Özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların dikkatleri kolayca dağılabilir, motor koordinasyonları, el-göz koordinasyonları zayıf olabilir. Görsel algı, şekil zemin ayırt etme, uzaklık – derinlik algısı sorunları yaşayabilirler. Yönergeleri unutur ve dinlemiyor gibi görünebilirler. Duyu bütünleme müdahalesi ile bu alanlara odaklanılarak akademik becerilerinin etkilenmesindeki temel duyusal problemlerin ele alınması ile beyin beden ilişkisi kuvvetlendirilir ve öğrenme daha iyi gerçekleşir.
Duyularımız anne karnında gelişmeye başlar. Her yeni gün yeni duyusal gelişmelerle bebek kendini dünyaya hazırlar. Doğumdan sonra da bu duyusal gelişim devam eder. Bebek çevresini duyuları sayesinde öğrenir ve duyu-algı-motor gelişimini kaliteli bir şekilde tamamlar. Anne karnında yaşanan herhangi bir problem, prematüre doğum, doğum sonrası yaşanan çeşitli problemler, yoğun bakım öyküsü gibi durumlarda gelişmesi gereken duyular tam gelişmeyebilir ya da etkilenebilir. Bu nedenle bebeklerde duyu bütünleme problemleri yaşanabilmektedir. Öğrenmenin ilk 3 yılda daha hızlı geliştiği göz önüne alınarak erken müdahale ile desteklemek mümkündür.
Değerlendirme yapılırken klinik gözlem, aile görüşmeleri, standardize testler ve anketler ile çocuğun profili çıkartılır ve uygun hedefler doğrultusunda seans planları oluşturulur. Çocuğa özel ve bütüncül terapi programı uygulanır ve ev ödevleri ile desteklenir.